• Türkçe
  • English
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
ARA
TOBB TİCARET BORSALARI KONSEYİ'NDE ÜLKE TARIMININ MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ GÖRÜŞÜLDÜ!
TOBB TİCARET BORSALARI KONSEYİ'NDE ÜLKE TARIMININ MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ GÖRÜŞÜLDÜ!09 Mart 2020 Pazartesi

Ülkemizin tarım sektörünün ve tarım ekonomisinin belirli aralıklarla görüşüldüğü, sektördeki sorunların ve çözüm önerilerinin tespit edilerek doğrudan T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na aktarıldığı, TOBB Ticaret Borsaları Konseyi Toplantılarının bir yenisi daha 04-05 Mart 2020 tarihlerini kapsayan bir programla, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, sektörün ticari boyutuyla ilişkili olarak T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, her iki Bakanlığın ilgili Bürokratları ve Türkiye’nin Tarımsal Potansiyeli Yüksek İllerinin Konsey Üyesi Ticaret Borsası Başkanlarının katılımıyla, TOBB’nin Ankara’daki Merkezinde gerçekleştirildi.

TOBB Ticaret Borsaları Konseyi Üyesi ve Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap'ın da Manisa ve Ege Bölgesini temsilen katıldığı toplantının amacına ilişkin yapmış olduğu konuşmasında TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu; Tarımın ekonomi, istihdam ve ihmal edilmemesi gereken önemi ile tarımın mevcut durumunda gelecek adına belirlenmesi gereken stratejilere dikkat çekti.

Ülke genelindeki Tüm Ticaret Borsalar ile birlikte, sektörü geliştirmek için çalıştıklarını, Konsey Toplantılarıyla da Ticaret Borsalarının tespit, görüş ve önerilerini doğrudan karar alıcılara ilettiklerini belirten Hisarcıklıoğlu; T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ve T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile birlikte sektörü bu sefer 2020 yılı başlarında istişare etmiş olacaklarını vurguladığı konuşmasında ayrıca şunları ifade etti:

-“ Tarımda ölçek ekonomisine geçmeliyiz. Zira bu devirde ayakta kalmak istiyorsan, çok üretecek, çok alacak, çok satacaksın. Bu devrin kuralı bu. Ölçeği artırmak için de atıl durumdaki arazilerin üretime kazandırılması gerekiyor. Dünyada orta gelir grubu ve buna yön veren ekonomiler büyümeye devam ediyor. Tüketim de buna bağlı olarak daha çok artıyor. Dolayısıyla, tarım ihmal edilmemesi gereken bir alan. Türkiye'nin çevre coğrafyasında 2 milyar kişi yaşıyor. 500 milyar dolarlık gıda, tarım ve hayvancılık ürünü ithal ediliyor. Bu da şu demek! Türkiye’nin elinde müthiş bir imkan bulunuyor. Tüm bu coğrafyayı biz doyurabiliriz. Böylece hem para hem de stratejik güç kazanırız. Dünyayı doyuran kim ise dünyanın lider ülkesi de odur. Dünya gıda pazarı 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde, Türkiye’nin buradan aldığı pay 18 milyar dolar, sadece yüzde 1,2 oranında. Potansiyelimizin çok altındayız. Bizce buradaki ilk önemli nokta; Ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme modeline geçmemizin gerektiğidir. Tarımda ve hayvancılıkta girdi maliyetlerini düşürmek için mutlaka birlikte üretim modeli uygulanması, sözleşmeli üretim modelinin yaygınlaştırılması da gerekmekte.

Elbette; Olumlu gelişmelerimiz ve kazanımlarımız da var. Bunlardan bir tanesi Lisanslı Depoculukta atılan adımlar. Yine İlgili Bakanlıklarımızla birlikte yaptığımız çalışma ve istişareler neticesinde kanunlaştığını hatırlatmak isterim. Devletimiz işin mevzuatının oluşmasının yanı sıra yatırım, kira, lojistik ve analiz desteklerinin temin edilmesinde de bize ayrıca destek oldu. Hem Ticaret Borsalarımızın hem de Girişimcilerimizin gayretleriyle lisanslı depoculuk yatırımları hızla artıyor. Bie diğer önemli gelişme de; Hükümetimizin ve Bakanlıklarımızın desteğiyle Ürün İhtisas Borsası’nın kuruluşunun tamamlanmış olması. Lisanslı Depolardan alınan ürün senetleri, Ürün İhtisas Borsası’nda artık alınıp satılabiliyor. Bu Türk Tarımı’nın 50 yıllık, Benim ise 15 yıllık rüyamdı ve artık gerçekleşmiş durumda. Katma değeri ve marka değerlerimizi geliştirecek en etkili unsurlardan biri olan ‘Coğrafi İşaretlerde de” Oda ve  Borsalarımız, Türkiye'de en aktif çalışan kuruluşlar. Şu an coğrafi işareti bulunan ürünlerin yüzde 40'ının tescili Oda ve Borsalarımızın çalışmaları ile yapıldı. Bu ürünlerin üretiminin, ticaretinin ve tüketiminin artması için de ülke genelinde uğraşıyor, sayısını da artırmaya devam ediyorlar.

TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı'nda aktarılan konuların, yapısal düzenlemeler dahil ulusal tarım politikalarının yeniden şekillenmesi bakımından dikkatle ele alınacağını belirten T.C Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli de genel değerlendirmesinde şu hususlara yer verdi:

-“ Tarım, siyasete alet edilecek bir konu değil. Tükettiğimiz yiyecekleri günlük siyasete alet etmememiz gerekiyor. Türkiye, bu alandaki nüfusun azalmasına rağmen tarımda istikrarlı şekilde büyümesini sürdürüyor.2019 yılı sonunda 3. Tarım ve Orman Şurası’nı gerçekleştirdik. Şuradan çıkardığımız dersleri iş planı haline getirerek kamuoyuyla paylaştık. Bu süreçte 5 yıllık iş planlarıyla Şuraların 5 yılda bir tekrarlanmasını ve 25 yıla ışık tutmasını hedefledik. Tarımdaki gelişim alanlarından bir tanesi de ürünün tarladan sonraki süreçlerinin iyi idare edilmesidir. Bu süreçlerin iyi idare edilmesindeki koşullardan biri de lojistiğin, saklama koşullarının ve fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Bu anlamda, ürün ihtisas borsaları, lisanslı depoculuk, gelir garantili ürün sigortalarının çiftçilerle tanıştırılması söz konusu olacaktır. Yeter ki ürün ihtisas borsalarımız yeterli derinliğe kavuşsun. Bundan böyle artık üreticilerimiz, daha ekimini yaparken kaç liraya ürünü satacağını yarına yönelik biliyor olacaklar. Bunu son derece önemsiyorum. Bu, geleceğe daha güvenle bakan üreticiler anlamına geliyor. Coğrafi işaretler ve markalaşma da son derece önemli. Üzerine hikayeler ve anlamlar yükleyerek Türk Ürünlerini satıyor olmamız lazım. Türkiye sağlıklı ve GDO'suz ürünler üreten bir ülkedir. İşlenmiş gıdada çok önemli potansiyelimiz var. Her türlü işlenmiş gıdanın yapılması, üretilmesi ve pazarlanması konusunda iş dünyamızın  yanındayız.

Gerek hayvancılık ve tarım ürünleri ticaretinde, gerekse tarıma dayalı ihracatta Ticaret Borsalarının yerelde yaptığı çalışmaların son derece önemli olduğunu ifade eden T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise toplantıda şunları belirtti:

-“ Lisanslı depo kapasitemizi 4,8 milyon tona çıkardık, hedefimiz 10 milyon tona çıkarmak. Ürün İhtisas Borsası’nı Temmuz 2019 itibarıyla açtık ve elektronik ortamda yer değiştirmeden tek bir platformda ürün ticaretinin yapılmasını mümkün kıldık. Ticareti düzenleyecek her alanda teknolojik gelişime de son derece önem veriyoruz. Bu kapsamda, ihracat destekleriyle ilgili işlemleri yılbaşından itibaren tamamen elektronik ortama aldık. Tarım ve tarıma dayalı sanayi de Ülkemizde yapılan ticari faaliyetlerin en önemli yapılarından birisini oluşturuyor. Bu alandaki kaynaklarımızı ve potansiyelimizi daha iyi seviyelere getirmek için TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısında aktarılan tespitleri de titizlikle ele alıyor olacağız.”

Konsey Üyesi ve Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap ise Konsey Toplantısının gündemi ve burada ayrıca Manisa’yı temsilen aktarılan konular ile ilgili vermiş olduğu bilgide şunları ifade etti:

-“Ülkemizin dört bir yanından gelen Konsey Üyeleri, TOBB Başkanımız ve Sayın Bakanlarımız ile birlikte, Ülke tarımının mevcut yapısını, tarıma dayalı ekonomimizin güncel durumunu, tarım ve tarıma dayalı sektörlerimizdeki sorunları, çözüm yollarını ve gerekli yapısal reformları mümkün olduğunca istişare etmeye ve Ülkemizin Tarım Politikalarında kullanılmak üzere derlemeye çalıştık. Çünkü; Tarım sektörünü küresel rekabete uyumlu hale getirmeliyiz. Sistemin tamamını, bütüncül bir şekilde yeniden düşünmek gerekiyor. Sanayide olduğu gibi tarım sektöründe de dönüşüme ihtiyacımız var.

İçeri biraz özetleyecek olursak; Toplantıda, Lisanslı Depoculuk öne çıkan konuların başında yer aldı. Biz de Manisa Ticaret Borsası olarak üzüm sektöründe bu sistem Manisa’da nasıl çalışır, buna ayrıntılı olarak bakacağız. Önümüzdeki günlerde Üyelerimiz ile birlikte toplanıp bu konuda bir sinerji oluşturacağız.  Ülke gündemindeki diğer konu coğrafi işaretler ile katma değer oluşturmak. Biz de artık bilindiği üzere Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü tescilini aldık. En önemli Pazar olan AB Tescili için daha somut adımları Nisan ayı itibariyle atacağız. T.C. Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli de toplantıda gündeme geldiğinde bu konuda bize gereken desteği vereceklerini ifade ettiler. Son 2 yıldır İlk Üzüm Törenlerimize verdikleri destek gibi bunu duymak da bizi çok memnun etti. Taleplerimize karşılık gelen bir diğer gelişme de Sayın Bakanımızın talimatlarıyla Bakanlık bünyesinde oluşturulan “Ürün Masaları” ve stratejik bir ürün olarak Üzümün de kapsama alınmış olması. Stratejik önemi bulunan ürünlerimizdeki gelişmelerin takip ediliyor oluşunu çok önemsiyoruz. Ülkemize; Sadece çekirdeksiz kuru ihracatı ile 510 milyon $ kazandıran üzüm sektörünün de bu çalışmaya dahil olması Manisa ve Ülke Ekonomisi adına çok değerlidir.

T.C. Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan’a da ayrıca bir teşekkürümüz oldu. Manisa’da kendilerine aktardığımız finansman ihtiyacının desteklenmesi talebimize karşılık, “Üretici İhracatçı İşletmelerimize 200 milyon dolar hacminde ve piyasanın altındaki maliyetlerle Türk Eximbank üzerinden Mevsimsel Kredi Verilmesi Programı’nın hayata geçirilmesi hususunda bir defa daha teşekkür ettiğimde, kendilerinden aldığım yanıt; Manisa’ya çok güvendikleri şeklindeydi. Manisa yeter ki üretmeye ve ihracat yapmaya devam etsin, Bakanlık olarak Biz de destek olmaya devam edeceğiz dediler.

Ülke tarımını ilgilendiren ama Manisa özelinde örneklerle aktardığımız tespit ve görüşlerden bazıları ise şunlar  oldu; *Pamuk üretiminde prime  koşul olarak  belirlenen münavebeli  üretim  süresinin, piyasa  dengesi  ve  üretim  istikrarı  için 2   yıldan   4 yıla   uzatılması  ve   primin  artırılması. *TKDK’nın pamuk hasat makinesi desteğinde makine maliyetleri çok yüksek olduğu için kooperatifleşmenin uygulamada desteklenmesi ve kaynak tasarrufu sağlanması, *Haksız rekabet yapanlar ve halk sağlığını tehdit edenlere karşı Taklit ve tağşişin üzerine gidilmeye devam edilmesi, *Diğer maliyetlerin yanında artan enerji maliyetleri de dikkate alınarak tarımın rekabet gücünün korunması için desteklere devam edilmesi, *Amacına ulaşmayan havza bazlı üretim modellerinin daha az ürün ve havza ile düzenlenmesi, *Kaynaklarımızı koruyacak doğru bir adım olarak gördüğümüz Büyük Ova Projesi’nin muhafaza edilmesi, *Mera vasfını kaybetmiş arazilerin diğer tarım ürünlerinin üretimine açılması, *Sektörde bir ilk olarak verilen ham zeytine prim verilmesi uygulamasına artış sağlanarak devam edilmesi, *Kapalı devre basınçlı sulama sistemi yatırımlarına devam edilmesi ki bir örneği de alt yapısı önemli ölçüde tamamlanmış olan ve 2020 yılında faaliyete geçmesini talep ettiğimiz Gördes Barajı Kapalı Devre Sulama Sistemi.”