• Türkçe
  • English
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
ARA
G20 ve B20 Dönem Başkanlıkları Sonrasında

2008 Krizi sonrasında; Dünya Ekonomisindeki Batı Ekonomilerinin payı %50’nin altına gerileyince ve geçen sürede de bu daralmanın tek taraflı stratejilerle giderilemeyeceği görülünce Avrupa ve ABD’nin kriz sonrasındaki yeni sistemi birlikte kurgulayabilmesinin imkânı kalmadı. Küresel Ekonomideki krizin G7 Ülkelerinin potansiyeliyle de çözemeyeceği anlaşılınca Dünya Ekonomisinde sorunların yeni çözüm adresi, Dünya Ekonomisinin büyük bölümünü yöneten G20 Ülkeleri oldu. Bu süreç, aynı zamanda Dünya Ekonomisinin yeniden şekillenmesinin de yolunu açtı.

Türkiye de olgunlaşma aşamasında olan bu yeni yapıda, Hükümet bazında G20, İş Dünyası bazında ise TOBB önderliğinde B20 Dönem Başkanlıklarını devir alarak 2015 yılında çok önemli bir hamle yapmış oldu. Çünkü önümüzdeki yıllarda ekonomik gücün yeniden paylaşılmasının ve yeni bir Küresel Ekonomik Sistemin tasarımının, G20 Ülkelerinin de ortaklığıyla yapılacağı ve bu ortaklığa liderlik etmenin getireceği fırsatlar, TOBB önderliğindeki İş Dünyamız ve Hükümetimiz tarafından çok iyi tespit edilmişti.
 
Bir yıllık süreyi kapsayan teknik hazırlık toplantıları esnasında ve nihai olarak 15 Kasım 2015 tarihinde Antalya’da gerçekleştirilen Zirveler’de, Türkiye hem ekonomi hem de siyaset alanında etkili bir aktör ve büyük bir potansiyel olarak tüm Dünyanın gözleri önünde yeni ekonomik ve siyasi düzenin kurulduğu yer olarak Dünya Siyaset Tarihi ve İktisat Tarihinde yerini alırken, gündemin belirlenmesinde de çok etkili bir rol oynamış oldu. Bu süreç ayrıca, İş Dünyamızın İhtiyaçları ve Küresel Siyasetteki önceliklerimizin gözetilmesi konularında yeni imkanlar bulabileceğimizin ve yeni ortaklıklar kurabileceğimizin de habercisi oldu.
 
Türkiye Hızlı Büyümenin Yaşandığı Bir Döneme Tekrar Girebilir
 
Global Ekonomideki dalgalı seyir, döviz kurlarındaki belirsizlikler, Gelişmiş Ülke Ekonomilerindeki daralma, Orta Doğudaki sorunlar ve geçirdiğimiz genel seçim süreçleri gibi pek çok nedenle, Ülke Ekonomimiz ve İş Dünyamız için 2015 yılının zor geçtiğini çeşitli platformlarda hep konuştuk. Kalkınma politikalarının ve geciken yapısal reformların bir an evvel Ülke gündemindeki yerini yeniden ve ilk sıralarda alması gerektiğini de her fırsatta dile getirdik. Ve nihayet; 2015 yılının son çeyreği, 2016 yılına moralle ve yeni hedeflerle girmemizi sağlayacak gelişmelere sahne oldu.
 
Türkiye Ekonomisi 2015’in üçüncü çeyreğinde atak yaparak beklentilerin üzerinde büyüdü. Kasım ayında G20 ve B20 zirveleriyle de Ülkemizin tazelediği özgüvenin devamında; 3. Çeyrek Büyüme Rakamı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan 2016 Yılı Eylem Planı ile Ülkemizin potansiyelini daha iyi harekete geçireceği günler yakın görünüyor.
 
Ancak dikkat edilmesi gereken hususlar da geçerliliğini koruyor;
 
İç tüketim ve devlet harcamalarındaki artış büyümeyi desteklemiş durumda. Ancak ihracatın az olduğu dönemlerde sabit sermaye yatırımlarındaki düşüş kabul edilebilir olsa da; ekonominin yatırım ve rekabet şartları tarafındaki iyileştirme ihtiyacı devam ediyor. Katma değerli ürün payının yüksel olduğu ihracat odaklı bir büyüme modeli için yerli müteşebbisin ihtiyaç duyduğu yatırım ortamının sağlanması ve artan nüfusumuza istihdam sağlayabilmek için gereken daha yukarı seviyelerdeki büyüme için yapısal reformların zaman kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Rusya gerginliği ve Güney Doğu sınırımızla ilgili sorunlarda da sağduyulu yaklaşımımızı devam ettirmemiz gerekiyor. Ancak, Rusya’nın tırmandırma politikasını sürdürmesi halinde ise her alanda kendi içimizde ve stratejik ortağımız olan diğer Ülkelerle çok iyi iletişim kurmamız gerekiyor. Bu kapsamda "TOBB Rusya İletişim ve Koordinasyon Masası"da ekonomik önlemler için süratle oluşturulmuş durumda.